Bu güzel haberi aldığımızdan beri kendimle savaş veriyorum.
Bir yandan herkese duyurmak istiyorum bir yandan geçen sene yaşadığımız kaybı
düşündükçe dilim varmıyor anlatmaya, paylaşmaya... Hayatımda ilk defa bu kadar
nazarlardan korkar oldum. İçim kıpır kıpır, bir mucizeye şahitlik ediyor ve
diyorum ki her anını anlatmalıyım, yazmalıyım ama inanın bırakın net üzerinden
bir paylaşımı kimsenin okumadığı bir günlük bile tutamaz durumdayım. Korku,
endişe belki annelerin hiç yanından ayrılmayan yoldaşları, bir bebek
beklediğinizi öğrendiğiniz an hiç tahmin etmeyeceğiniz korkularla yüzleşmeye
başlıyorsunuz. Daha önce yaşadığınız herhangi bir kötü olay da bu durumu
körüklüyor ve sizin peşinizi bırakmıyor bir türlü. En azından bana olan bu...
Şu an yaşadıklarım öyle iki uçta gidip geliyor ki, bir yerden bu salınımı
kırmam gerek diye karar verdim. Bugün miladım olsun mu?
Uzun zaman oldu yazmayalı. Daha doğrusu geçtiğimiz yaz
içimdeki boşluğu az da olsa doldurabilmek için çıktığım blog yolculuğunda
bugüne kadar pek başarılı olamadım. Bir kez daha anladım ki, insan içinde
yaşadıklarını sindirmedikçe, onlarla yaşamayı öğrenmedikçe ne kendisine bir
faydası var ne de diğer insanlara. Ben kendi duygularımı tanımlayamazken,
yaşadıklarımın üzerimde bıraktığı izlerin nelere yol açacağını bilemezken
sizlerle bir şeyler paylaşmam oldukça zordu. Ya yüzeysel olacaktı
paylaşılanlar, ya da uzun zaman aralıklarında az paylaşımlarla sınırlı
kalacaktı. Benim yolum ikinci seçenekten geçti. Yazamadım, paylaşamadım,
anlatmadım. Ne desem bilemedim… Anlatacaklarım vardı, yazacaklarım, yazarken
içinde kaybolacağım kelimeler, yazdıkça uzayacak satırlarım ama hepsi kara
bulutların ardından geliyordu. Öyle olmasın istedim, yazdıklarım mutluluk
versin, hiç değilse az da olsa düşündürsün istedim. Ve durdum, bekledim… Şimdi
hazır mıyım? Siz karar verin…
24.Şubat.2012 şantiyeye gitmeden sabahtan yakın bir kliniğe
gidip kan verdim. Sonrasındaki 5 saat geçmek bilmedi. Sahadaki sorunlar,
5.bodrum katındaki ofisin soğukluğu ve insanı klostrofobik yapabilecek ışıksızlığı
bile o gün beni bunaltmadı. Sonucu beklerken bir yığın gereksiz detayla
oyalandım. Yine saatlerin akmayı reddettiği zamanlardandı. Öğlen arasında hemen
çıktım sonucu almaya. Oturdum elimdeki zarfla bir sandalyeye, sonuç ne olursa
olsun oturmanın en iyisi olduğunu düşünecek kadar da aklım başımdaymış.
Defalarca bu anı yaşamış biri olarak en azından sayıların ne ifade
edebileceğini kestirebiliyordum. Sonuç; oldukça yüksek bir rakam… Bebeğimiz geliyordu... Ardından
haberi bekleyen diğer iki kişi olan eşimi ve doktorumu aradım. Onlarla
konuşmaları sanki ben yapmadım. Haberi verdim ama onların dediklerini
hatırlamıyorum bile. Sadece eşimin sesinin titrediğini… Sonrası bulutların
üstünde gezen bir ben ve korkuların yere indirdiği diğer ben…
İlk adımı attım, sonrasını da ilerleyen günlerde yazmaya
devam edeceğim. Artık paylaşacak güzelliklerim, mucizelerim var…
İşte budur çığlık atasım var ben inanmıştım zaten :)) sağlıkla gelsin inşallah ayy çok sevindim içim içime sığmıyor :))) bugün fizik tedavi için medistate de olacağım akşam gel sarılayım :)))
YanıtlaSilSağol Ülkü'cüm güzel dileklerin için, artık kutlanacak olaylarımız da var, yapalım artık şu boğaza nazır planları:)
YanıtlaSilYapalım tabi :)) dediğim gibi her gün ben hastanedeyim haberin olsun ;)
YanıtlaSil