7 Kasım 2014 Cuma

Virgül mü, nokta mı?

Büyük bir istekle ve keyifle açtığım bloguma senede bir yazı yazar oldum. Blog sayfamı açtığımdan beri tutarlı bir şekilde düzenli bir takvimle yazamadım ama artık aralar iyice açılmaya başladı. Bahanelerim, mazeretlerim ve sebeplerim tabii ki var ama bana zor ve yalnız günlerimde umut olarak, bir ışık veren bu sayfadan uzaklaşmam için geçerli mi, onu bilemiyorum. Beklemediğimiz onlarca kayıpları bize getirdiği ve anı yaşamaktan uzaklaştırdığı için hayata da atmak istemiyorum suçu.  Bu noktada kadere sığınmak istiyorum. Son birkaç senede çokça zaman yaptığım gibi başıma gelen hem iyiliklerde hem kötülüklerde tek sığınağım oldu kader. diğer türlü yapamıyorum altından kalkamıyorum olanların. Sebeplerini ve neden benim başımda sorusunu sorgularken kendimi bitiriyorum ve sonuçta ulaşabildiğim hiçbir nokta olmuyor. Benimki belki kolaya kaçmak, belki ilahi güce inancımdan... 

Sular tam berraklaşmasa da hiçbir zaman, hafif hafif durulmaya başladığında ilk aklıma düşen oluyor blogum. Neden, neyi/kimi/nereyi, nasıl anlatmak için açmıştım bu sayfayı, bugün durup düşündüğümde cevapları  bulmakta zorlanıyorum. Uzun, ince bir yolda yürüdüğümüzü düşünerek ve yaşadıklarımın bu yolda bir durak olduğunu varsayarak önümde uzayan yolun/yolların başlangıcı mı demiştim, nereye yolculuk etmeyi, nereye varmayı hedeflemiştim? Hayal meyal fikrimde uçuşsa da cevaplar, bugünü karşılamakta yetersiz kalıyor. İnsan hayatında dönüm noktalarının olduğuna hala inansam da, bu keskin virajların kişiliğe kattıklarının geri döndürülemez oluşundan da şikayetçiyim aslında. Özlüyorum o günleri çünkü, özlüyorum dünyayı kurtarabileceğim inancına sahip olduğum anları, özlüyorum çelik gibi sağlam bir duruşla ideallerimin peşinden koşmalarımı, özlüyorum umudun her yanımı kaplayışını, özlüyorum içimdeki küçük kızı...


Şimdi? Şimdi de bir karar aşamasındayım. Yazmalı mı, yazmamalı mı? Ne yazmalı, ne yazmamalı? Sayfa devam etmeli mi, hayatı burada noktalanmalı mı? Yola yalnız mı devam etmeli, blogum sayesinde hayatıma giren renkleri mi arttırmalı? Varsa sesimi duyan, yalnız olmadığımı hissettirirseniz mutlu olurum, hele bir de kararıma yardım ederseniz...

3 yorum:

  1. İçinden gelen her şeyi yaz :) yollar hep başlar sonu yok :) çıkmaz sokaklardır sadece net olan ee ama onlarda hep bir yere varır aynı yer olsada ;) her düşünceni okurum itinayla yola devam öper öper koklarım ;)

    YanıtlaSil
  2. Canım Ülkü'm, senden ala yol arkadaşı mı olur ;)

    YanıtlaSil
  3. Hadi yaz! Annelik serüvenini anlat bize. Her şeye hazır süper annelerden biri gibi değil de duygularının gel gitlerinde dolaşan bir anne adayı olarak yaz. Olmaz mı? Ben severek okurum. Elimden geldiğince ses vermeye çalışırım sana. O kadar çok işin içinde yazmaya çalışıyoruz ki tüm zamanını blogculuğa ayıranlar kadar kendimizi tanıtamıyoruz. Böyle olunca da bir sese hasret kalıyor insan. Ama öyle değil aslında! Kendin için yaz. Sana iyi geldiği için. Tabii iyi geliyorsa.
    insanın kendini izleyenleri tespit edebilmesi için çok dikkatli olması gerekiyor. Ben kaçırmışım mesela seni. Gelince ne güzel yazdığını da gördüm.
    Takipteyim yani :)
    En kısa zamanda yaz ama, hem de sevinçle yaz. En son dün yazmışsın gibi...

    YanıtlaSil